Senelerdir herkesin diline düşen, kâh müzecilerin arasında "demirbaş listesine koyalım" esprilerine konu olan, kâh turistler tarafından enstalasyon olarak görülen iskele kaldırılınca, Ayasofya'nın insanı büyüleyen muhteşem kubbesi ortaya çıktı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmaları kapsamında dün kaldırılan demir yığını için Ayasofya'da bir toplantı düzenlendi. Toplantıya İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç ve Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun katıldı.
Ajans kurulduğundan bu yana özellikle 'sur' içindeki tarihî eserlerin restorasyonu konusuna 'özel' önem verdiklerini söyleyen Avdagiç, "Bu iskelenin kurulmasına sebep olan çalışma, ajansımız tarafından tekrar ele alındı. Çalışma tamamlanarak iskele söküldü. Her yıl yaklaşık 2-2,5 milyon yabancı turist tarafından ziyaret edilen bu eşsiz yapı, bugünden itibaren yeni yüzüyle ziyaretçilere ilham vermeye devam edecek. Ayasofya'nın dış cephesinin iyileştirilmesi konusunda da birtakım çalışmalarımız var. Kütüphane ve şadırvanla ilgili proje çalışmasını tamamladık. Anıtlar Kurulu'nun onayına sunduk." dedi.
2010 Ajansı, bunun yanında Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye ait 7 metre çapındaki devasa ıhlamur ağacından yapılmış "İsm-i Celal, İsm-i Nebi, Çehar Yar ve Hasaneyn" yazılı levhaları da restore etmek için kolları sıvadı. Malum bu muhteşem eserler, Ayasofya Camii 1934 Kasım'ında müzeye çevrildiğinde kapıdan çıkarılamadıkları için yerlerinde bırakılmıştı. Şimdi kısa bir süre için kurulacak minik iskeleler Ayasofya içinde olacak; eşsiz güzellikteki levhalar, maksureler ve kandillikler tek tek elden geçecek. Ajans tüm çalışmalar için 3 milyon lira bütçe ayırmış.
Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun ise konuşmasında, Ayasofya'nın 1473 yıllık tarihî bir bina olduğunu ve bu tarihî binanın zaman içinde yıprandığını, zarar gördüğünü belirtti. Bu zararların ortadan kaldırılması için, restorasyon faaliyetlerinin sürdürüldüğünü söyleyen Dursun, "1847-1849 yıllarında 'serafim meleği' restore edilerek, bir kapakla kapatılmıştı. Kapalı olan melek figürü 2009'da yapılan çalışmayla gün yüzüne çıkarıldı. Bu, Ayasofya'nın yenileme çalışmaları açısından çok önemli ve tarihî bir olay." dedi.
'Kudretinden emin Ayasofya'
Ayasofya'nın ilk binası M.S 360 yılında yapıldı, 415'te yenilenen yapı, 537'de İmparator Justinien tarafından yeniden inşa ettirildi. Ayasofya, 1453'te Fatih'in İstanbul'u fethiyle camiye çevrildi, İstanbul'daki ilk cuma namazı burada kılındı. Ayasofya, Osmanlı döneminde de hep özel bir yer olarak görüldü. Cami, 1934'te müze oldu. Kubbesi altında insanın zaman ve mekân algısını kökten değiştiren Ayasofya, Doğu Roma'nın eşsiz mabedi olarak görülmesinin yanında Süleyman Peygamber'den Eyüp Sultan'a pek çok kıymetli şahsiyetin hatırasını da taşır. Başta Evliya Çelebi'nin 'Seyahatname'sinde bahsettikleri olmak üzere değişik kaynaklarda sayısız rivayet nakledilir. Ayasofya, iskelenin sökülmesinin ardından sahip olduğu bütün sırları anlatmak üzere ziyaretçilerini bekliyor. Kısacası, Tanpınar'ın 'kudretinden emin' diye nitelendirdiği Ayasofya, keşfedilmek için artık özgür.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.